PARÇALANMIŞ İMGELER KÜLTÜRÜ

PARÇALANMIŞ İMGELER KÜLTÜRÜ

TAHIKLIK ETMEK YETERLİDİRHaberleşme araçlarının kitlesellikten uzaklaşması, zihinlerimizi de kitlesellikten uzaklaştırıyor. İkinci Dalga süresince kitlesel haberleşme araçlarının sağladığı standart imgeler zihinlerimizi bombardımana tutarken, eleştirmenlerin deyimiyle, bir “kitle zihniyeti” geliştirdik. Günümüzde geniş kitlelerin aynı mesajları alması sona ererken, küçük kitleler kendi aralarında bilgi alışverişinde bulunuyorlar. Toplumlar, Üçüncü Dalga’nın getirdiği çeşitliliği kabulleniyor. Yeni haberleşme araçları da bu sürecin izlerini taşıyor ve bir hızlanma etkisi yaratıyor.

Politika veya Pop müzik olsun, çok çeşitli konularda bir türlü fikir birliğine varılamamasınm nedeni kısmen bu şekilde açıklanabilir. Artık fikir birliği sağlamak zordur. Bireysel seviyede, her yandan paramparça, birbiriyle ilgisiz ve çelişkili imgelerin bombardımanı altındayız. Bu imgeler, eski görüşlerimizi kökünden sarsıyor. Gerçek şu ki bir “parçalanmış imgeler kültürü”nde yaşıyoruz.

Eleştirmen Geoffrey Wolff şöyle diyor: “Kurgu giderek daha küçük alanları konu alıyor,” ve ekliyor: “Roman yazarları, büyük resmin giderek daha küçük kısımlarını görebiliyorlar.” The People’s Almanac (Halkın Almanağı) ve The Book of Lists (Listeler ı) gibi önemli referanslar hakkında incelemeler yapan Daniel Laskin, kurgu dışı yazınsal eserler hakkında şöyle diyor: “Kurgu dışı yazımlarda da tam bir sentez fikri izlenmiyor. Bunun yerine, rasgele parçalar birleştiriliyor.” İmgelerin parçalanması sadece ve edebiyat dünyasında görülen bir oluşum değil. Basında ve elektronik haberleşme araçlarında, bu oluşum daha da güçlü bir şekilde gözlemleniyor.

Parçalanmış, geçici imgeleriyle bu yeni kültür yapısında, İkinci Dalga ve Üçüncü Dalga kullanıcıları arasında giderek genişleyen bir uçurum görüyoruz.

Geçmişin ahlak anlayışını ve ideolojisini hazır kesim bir elbise gibi benimseyen İkinci Dalga taraftarları, bu bilgi bombardımanı karşısında ne yapacaklarını şaşırmış dürümdalar. 1930’ların radyo programlarını veya 1940’ların filmlerini özlüyorlar. Bunun nedeni sadece karşılaştıkları şeylerin kendilerine üzücü ve korkutucu gelmesi değil, aynı zamanda bilginin sunum biçimine de yabancı olmalarıdır.

Bizim için düzenlenmiş veya sentezlenmiş uzun ve birbiriy le ilgili fikir “zincirleri” almak yerine, önümüze eski dosyalama sistemimize benzemeyen, kısa, parçalanmış bilgi tutamları reklamlar, kanunlar, teoriler, haberler şeklinde getiriliyor. Yeni imgeler eski sınıflandırma ve etiketlendirme sistemimize uymuyor, çünkü genellikle kavramsal sınıflandırmalarımızın ötesinde kalıyor ama hepsinden önemlisi, bunlar tuhaf biçimlerde, birbirinden bağımsız, geçici paketler halinde geliyor ve onları nelerle, nasıl ve ne şekilde birleştirebileceğimizi bilmiyoruz. Kendilerini bu kargaşanın ortasında çaresiz durumda bulan İkinci Dalga taraftarları, haberleşme araçlarına karşı dışa vurmakta zorlandıkları bir öfke taşıyorlar.

Diğer yandan, Üçüncü Dalga taraftarları bu bilgi parçacıklarıyla başa çıkmak konusunda görece rahattırlar; 90 saniyelik haberler, yarım dakikalık reklamlar, bir şarkının veya şarkı sözünün parçaları, bir manşet, bir karikatür, bir kolaj, bir mesaj, bir bilgisayar çıktısı, onlar için yeterlidir. Okunduktan sonra çöpe atılacak ları yutar, özel konulara ayrılmış dergilere abone olur, kısa bile olsa bir sürü veri toplarlar.

Ama benimsedikleri yeni kavramlar ve metaforlar sayesinde, daha önceki kuşaklara oranla hepsinden rahatça anlam çıkarabilir ve öğrendiklerini hayata geçirebilirler. Üçüncü Dalga taraftarlarının yaptığı şey, bu bilgi parçalarını İkinci Dalga taraftarları gibi standartlaşmış sınıflandırmalara ayırmak yerine, haberleşme araçlarının kendilerine sunduğu bilgi hücrelerini kendi aralarında sınıflandırmak ve gerektiğince zihinsel kütüphanelerine başvurmaktır.

Benzer Yazılar

Leave a Reply