Lemurya

Lemurya

Ayrıntılara girmeden önce hem Lemurya yı hem de gizemcilerin bu hayali kayıp ülkeyle ilişkilerini açıklamaya çalışalım.

Lemurya adı jeolojide ve sosyalojide ilkin 1861870 yıllarında geçiyor. Lemurya kıtasını destekleyen akımın başında AvusturyalI jeolog Melchior Neumayr’ı, zooloji uzmanı Philip Scalter’ı ve Alman Emst Haeckel’i buluyoruz. Üçlünün çalışmalarından doğan görüşe göre 60 milyon yıl önce, merkezi Madagaskar olduğu sanılan bir kıta Hindistan’la Güney Afrika’nın arasında yükseliyordu. bu görüşün çıkış noktası, çoğunlukla Madagaskar’da ve Hindistan’ın bezi bölgelerinde bulunan maymunların bir çeşit ilkel akrabası sayılan lemurlere bağlıdır Lem ur cinsinin denizin ayırdığı iki ayn bölgede bulunmasını açıklamak amacıylea19. yüzyıl jeologları bağlantı görevini görebilecek bir kıta tasarlamışlardı. Lemurya görüşü ya da mitos’u 1875’tc Albay Olcott’la Teozofi Demeğini, daha doğrusu gizemci örgütünü kuran Helena P. Blavatsky’nin eline düşünce, hem yer değiştirmiş Bayan Blavatsky onu Hint Okyanusu na yerleştirmişti hem de yepyeni özelliklere kavuşmuştu.

Gizemci Blavatsky’ye göre Lemurya kıtasında yalayanlar maymuna benzer, kimi dört kollu, kimi üç gözlü, yumurtlayan hermafrodit devlerdi. Bununla yerinmeyerek hayali çok geniş olan Bayan Blavatsky Atlantid’i! kadar uzanıp oranın uygarlığını da kendince bir gelişmeye uydurmuştu; öyle ki, AtUnüar toplarla, projektörlerle donatılmış savaş gemileri ve uçaklar kullanan büyücülük ve telepati konusunda uzman olan kişilerdi.

Churchvvard genellikle bu çeşit uç nokralara varmaktan kaçınmıştır. Amacı, evrimi çürütüp, insanoğlunun doğuştan bilgi sahibi olarak yaratüdığını; tek bir üstün ırkın sonradan ortaya çıkan bütün uygarlıkları etkilediğini açıklamaktı. Tek ve üstün ırk kuranuna her ne kadar bazı Atlantid taraftarları arasında da rasüanüıyorsa da bu kuram hiçbir zaman aşın noktalara itilmcmiştir. Churchvvard değişik ırklan, uygarlıklan, dinleri tek bir kaynağa bağlayabilmek için hep uğraşmıştır. Şu var ki örnek olarak kullandığı belgeler ve bilgiler ya uydurulmuş ya da karıştırılmış, yanlış yorumlanmıştır. Üstelik, kaynak vermede de Albay titiz davranmıyor, eski bir yazıttan, bir manastırda, gizli tutulan bir el yazmasından demeyi yetereli görüyor. En önemlisi başlı başına bir Mu alfabesi yaratıp bununla en değişk ve çeşitli eski yazı türlerini çözmeye kalkıyor.

Churchward ve Mu üzerinde bu kadar durulmasının nedeni, Churchvvard’a kapılıp dev heykelleri Mu uygarlığına maktmek değil Büyük Okyanus ta batık bir kıtanın varsa izlerini aramaktır.

A.B.D Deniz Kuvvetlerine ait ilk atom denizalbsı Nautilius dünyayı dolaştığında Paskalya Adasının yalanlarında denizin dibinde yükselen bilinmeyen bir dağ keşfetmişti. 1965 yılında Kaliforniya Üniversitesi ve Deniz Kaynaklan Enstitüsü adına araştırmalar yapan Prof. HAV. Menard da Paskalya Adası yakınlarında bir tortu köprüsünün yükseldiğini belirtmiştir. VVashington’daki “Environment.il Science Service Administration”da görevli jeolog Robert Dietz, Afrika, Güney Amerika, Antartktik, Avustralya ve Hindistan’ın bazı kısımların kaplayan bank bir kıtanın haritasını çizmiştir. Dietz’in hesaplarına göre, bu lota 150 milyon yıl önce vardı.
Bu durumda Churchvvard’ın 12.000 yıl önce kaybolan, 75.000 yıl önce parlak dönemini yaşayan ve geçmişi 200.000 yılı bulan Mu kıtasından oldukça uzağız.

Churchtvard, çoğu araştırmacılar gibi, eski efsanelere, geleneklere, mitoslara dayanmış, onları yorumlamıştır. Sonucun inandırıcı olmaması sistemin uygulanmasından değil de Albay’ın yorumlarından doğmaktadır.

Benzer Yazılar

Leave a Reply