İçimizdeki Derinlik

İçimizdeki Derinlik

oYıllar önce Montreal Üniversitesinde okurken bir yaz tatilinde Amerika’yı keşfe çıkmıştım. Unutamadığım gezilerden biri de Arizo na’daki Büyük Kanyon’a yaptığım geziydi. Daha önce resimlerini görmüştüm ve gerçeğini görmek için oraya gitmeyi çok istemiştim.

Otobüs Kanyon’un inanılmaz panoramik manzarasının 100 m. ötesinde durdu. Güneş batıyordu ve bütün yolcular bu manzarayı yakalayabilmenin telaşı içindeydi.

Kanyona doğru yürürken birazdan karşılaşacağım harika manzaranın heyecanı sarmıştı her yerimi. İşte tam düşündüğüm gibi bütün harikuladeliğiyle karşımda duruyordu kanyon. Günlerce orada kalabilirdim. Kafamın içindeki alışagelmiş ses sanki birden susmuş ve ben dünyanın ne kadar iğrenç bir yer, kendiminse bir ölümlü olduğunu fark etmiştim. Güneşin batışı da, kanyon da milyonlarca yıldır varlığını sürdürüyordu. Bunu fark etmekle hayatm sonsuzluğunu anlamıştım. Hayatta olduğum süre içinde hayatı anlamlı ve farkma vararak yaşamaya dair içimde bir arzu uyanmıştı.

1015 dakika sonra artık çoğumuz bu sıra dışı manzarayı görmüştük ve yolumuza devam etmeye hazırdık. “Harika” dedi adamlardan biri. “Şimdi sırada ne var?” diye sordu bir diğeri.

Farkindalik sığ kalabilir ve sadece EQ ve IQ detayları üzerine yoğunlaşabilir: Ne kadar büyük, ne kadar yüksek, ne kadar uzak, ne kadar güzel. Ya da çok derin bir dönüşüme de sebep olabilir.

Benzer Yazılar

Leave a Reply