Hugh Everett’in Birçok Dünyası

Hugh Everett'in Birçok Dünyası

Everett 11 Kasım 1930’da Washington, DC’de doğdu. Henüz çok küçükken açıkça hayat, Evren ve her şeyle ilgili büyük sorularla ilgileniyordu. 13 yaşında Albert Einstein’a tüm Evren’i neyin bir arada tuttuğunu soran bir mektup yazmıştı. 11 Haziran 1943 tarihli bir mektupla Einstein “karşı konamaz bir kuvvet ve sarsılmaz bir kütle diye bir şey yoktur.” diye cevap verdi. Liseden mezun olduktan sonra, Everett Catholic University of America’da ve aynca Washington’da lisans diplomasını alacağı kimya mühendisliği okudu. Üniversitedeki arkadaşlarından biri olan Karen Kruse, kendisi de bir fizikçi ve Çoklu Evren fikrinin Everett versiyonunun bir hayranı olan (ki bu birçok hikâyesini renklendirmiş tir) bilim kurgu yazan Poul Anderson’la evlenmişti.

Lisans diplomasını aldıktan sonra, Everett’in ilgisi teorik fiziğe doğru yöneldi; ama eğitimini daha ileriye götürmek için ekonomik desteğe ihtiyacı vardı. Göze çarpan bir öğrenci olarak, kendisine Princeton’da matematik üzerine doktora yapması için prestijli National Science Foundation Fellowship bursu teklif edildi, o da bunu mutlulukla kabul etti. Soğuk Savaş’m doruk noktasıydı ve bursun şartı, masum bir isim gibi gözükse de askeri uygulamalarda önemli bir rolü olan oyun teorisi üzerine çalışmasıydı. Everett yapması gerekeni yaptı; ama Princeton’a temelli olarak yerleştikten sonra Fizik Bölümü’ne geçmenin yollarını aramaya başladı. Eylül 1954’te, ikinci senesinin başında geçişi yaptı ve başlangıç olarak Frank Shoemaker’m tez danışmanlığında yola koyuldu; ama fizik Everett’in doktora çalışmasının başlıca konusu haline geldiğinde bile oyun teorisi üzerinde çalışmaya devam etti.

Hemen hemen resmi olarak bir fizikçi olduktan sonra, Everett günümüzde hatırlanmasını sağlayan büyük fikri ortaya attı. Hatırı sayılır miktarda İspanyol Şarabı’nm tüketildiği bir partinin sonrası Everett, öğrenci arkadaşı Charles Misner (sonradan görelilik teorisinin öncü uzmanlarından biri olacaktı) ve bir misafir olan Aage Petersen ile birlikte Schrödinger’in kedisi meseli gibi komik kuantum bulmacaları hayal edip kendilerini oyalıyorlardı. Seçtikleri konu, o sıralar Niels Bohr’un (kuantumun öncülerinden ve Kopenhag yorumunun sözcüsü) asistanı olarak çalışan Petersen’ın orada olmasından kaynaklanıyordu. Bulmacaların hepsi, tıpkı Schrödinger’in kedisi deneyindeki gibi, dalga fonksiyonu çöktüğünde ne olacağının yorumlanması ve anlaşılabilmesindeki zorluktan çıkıyordu. Everett’in büyük fikri, hemen hemen bir şakadan, şunu sormak üzereyken ortaya çıkmıştır: Dalga fonksiyonu çökmezse ne olur? Üst üste binme durumları sonsuza kadar sürerse ne olur?

Ertesi günün donuk ışıklarında, bu çılgın fikir ona çok da çılgınca gelmemeye başladı ve Everett bunu kuantum teorisinin denklemlerini kullanarak düzgünce araştırmaya karar verdi. Ama daha önce başka işleri vardı: Aralık 1954’te oyun teorisinin askeri uygulamaları hakkında verdiği bir ders ve 1955’in baharında mezun olmak için vermesi gereken sınavlar gibi küçük sorunlar. Yüksek lisans diplomasını bu sınavları geçtikten sonra almıştır. Yani büyük fikrini yazmaya ve düzgün bir matematik diliyle yorumlamaya başlaması 1955’in yazından önce değildi. Sonuç bir tez taslağıydı ve ertesi sene evlendiği kız arkadaşı Nancy Gore tarafından daktilo edilmişti. Konu Frank Shoemaker’m uzmanlık alanı dışındaydı ve böylece tüm malzemesiyle birlikte, Everett’in tez danışmanlığı Shoemaker’dan John Wheeler’a geçti; aslına bakılırsa, tezinin taslağını yazmadan önce Wheeler’la fikrini paylaşıp tartışmıştı ama onlarda sonuca varamadı.

Benzer Yazılar

Leave a Reply