Gözleme

Gözleme

İnsan bir kez akıl yokluğu aşamasına geldi mi, hiçbir şey dikkatini kendi varlığından başka tarafa çekemez. Akıl yokluğunun gücünden daha büyük güç yoktur. Böyle bir kişiye hiçbir zarar verilemez. Ne ihtiras, ne tamah, ne kıskançlık, ne öfke, ne de başka bir şey ortaya çıkabilir onun içinde. Akıl yokluğu, hiç bulutsuz temiz bir gökyüzüdür kesinlikle.

“Gözleme, akıl yokluğuna nasıl götürür?” diyorsunuz. Özgül bir yasa vardır orada: Düşünceler kendi yaşamlarına sahip değildir. Onlar parazittir. Yaşamları sizin onlarla özdeşleşmenize dayamr. “Öfkeliyim,” dediğiniz zaman, yaşam enerjinizi öfkenin içine akıtıyorsunuz, çünkü öfkeyle özdeşleşiyorsunuz.

Ama “İçimdeki akıl perdesi üzerinde yamp sönen öfkeyi gözlüyorum,” dediğiniz zaman, öfkeye artık hiç yaşam, hiç özsu, hiç enerji vermiyorsunuz. Özdeşleşmediğinizden bunu görebileceksiniz, öfke kesinlikle güçsüzdür, üzerinizde hiçbir etkisi yoktur, sizi değiştirmez, etkilemez. Kesinlikle içi boşalmış ve ölmüştür. Geçip gidecek ve gökyüzünü temiz, aklın perdesini boş bırakacaktır.

Yavaş yavaş düşüncelerinizin dışma çıkmaya başlarsınız. Bütün tanıklık etmek ve gözleme süreci budur. Başka deyişle, George Gurdjieff buna “özdeşleşmeme” derdi. Bundan böyle düşüncelerinizle özdeşleşmiyorsunuz. Yalnızca mesafeli ve uzakta bunlar başkasının düşüncesi olabilirmiş gibi ilgisiz kalıyorsunuz. Onlarla bağlantınızı kestiniz. Yalnızca o zaman gözleyebilirsiniz onları.

Gözleme belirli bir mesafe gerektirir. Özdeşleştiyseniz, mesafe yoksa, düşünceleriniz size fazla yakındır. Aynaları gözlerinize fazla yaklaştırmanız gibidir bu: Yüzünüzü göremezsiniz. Belirli bir mesafe gereklidir, ancak o zaman aynada yüzünüzü görebilirsiniz.

Düşünceler size fazla yakınsa, gözleyemezsiniz; düşünceleriniz sizi etkiler, size belli bir duygu verir. Öfke sizi öfkeli yapar, tamah sizi tamahkâr yapar, şehvet sizi şehvetli yapar, çünkü orada hiç mesafe yoktur. Bunlar öyle yalandadır ki, sizinle düşüncelerinizin bir olduğunu sanırsınız.

Gözlemek bu birliği yok edip bir ayrım yaratır. Gözledikçe, mesafe daha da büyür; mesafe büyüdükçe, düşünceleriniz sizden daha az enerji elde ederler ve başka hiçbir kaynağa sahip değildirler.

Kısa sürede düşünceler ölmeye, kaybolmaya başlar. Bu kayboluş anlarında, akıl yokluğunun ilk ardık görünüşlerini elde edeceksiniz, deneyimlediğiiıiz gibi. “Bedenimi, düşüncelerimi ve duygularımı gitgide daha çok gözleyebiliyorum. Güzel bir duygu veriyor bu,” diyorsunuz. Bu sadece başlangıçtır. Başlangıç bile son derece güzeldir. Bir adım bile atmadan, yalnızca doğru yolda olmak bile, size hiç sebepsiz çok büyük bir sevinç verecek.

Bir kez doğru yolda ilerlemeye başladınız mı, mutluluğunuz, güzel deneyimleriniz giderek daha derinleşecek, yeni nüanslarla, yeni çiçeklerle, yeni rayihalarla daha genişleyecek.

“Ama düşünce yokluğu anlan az sayıda ve seyrek oluyor,” diyorsunuz. Büyük bir başandır bu, çünkü insanlar tek bir aralık bile bilmezler. Onların düşünceleri her zaman sıkışık trafik içindedir. Düşünceler üzerine düşünceler, tampon tampona. Çizgi devam eder, uyanık ya da uykuda olsanız da. Rüyalarım dediğiniz, resimler biçimindeki düşüncelerden başka bir şey değildir, çünkü bilinçsiz zihin alfabeli dilleri bilmez.

Hissettiğiniz şey, doğru yol üzerinde olduğunuzun büyük bir belirtisidir. Araştırıcı için doğru yönde yol alıp almadığı her zaman bir sorundur. Orada ne güvence, ne sigorta, ne de garanti vardır. Tüm boyutlar açıktır; doğru olanı nasıl seçeceksiniz?

Kişinin nasıl seçmesi gerektiğine dair yöntemler ve kriterler bulunur. Herhangi bir yolda, bir yöntembilime göre hareket ederseniz, bu size sevinç, daha duyarlılık, daha uyanıklık getirir ve sonsuz bir refah duygusu verir, doğru yolda gitmekte olduğunuza dair biricik kriterdir bu. Daha mutsuz, daha öfkeli, daha bencil, daha tamahkâr, daha şehvet düşkünü olursanız, yanlış yolda hareket ettiğinizin belirtileridir bunlar.

Mutluluğunuz doğru yolda her gün gitgide büyüyecek. Güzel duygulara dair deneyimleriniz müthiş duyu kamçılayıcı, daha renkli olacak, dünyada hiç görmediğiniz renklere, dünyada hiç denemediğiniz rayihalara dönüşecek. Yolda yanlış yapabileceğinizden hiç korkmadan yürüyebilirsiniz o zaman.

Bu içsel deneyimler sizi daima doğru yolda tutar. Yalnızca bunların büyümekte olduğunu hatırlayın. Yol alıyorsunuz demektir bu. Şimdi sadece az sayıda düşüncesizlik anına sahipsiniz. Sıradan bir marifet değildir bu, büyük bir başarıdır, çünkü insanlar tüm yaşamlarında düşünce olmayan bir tek an bile bilmezler. Bu aralıklar büyüyecek. Gitgide daha odaklandığınızda, daha uyamk olduğunuzda, bu aralıklar büyümeye başlayacak; geriye bakmaksızın, yanlış yola sapmaksızın ilerlerseniz aralıkların ilk kez saatler geçecek kadar büyüdüğü ve bir tek düşüncenin bile ortaya çıkmadığı gün uzak değildir. Şimdi daha büyük bir akıl yokluğu deneyimine sahip oluyorsunuz.

En büyük başarı, yirmi dört saat için akıl yokluğuyla kuşatıldığınız zamandır. Aklınızı kullanamazsınız anlamına gelmez bu. Akıl yokluğu hakkında hiçbir şey bilmeyenlerin ileri sürdükleri bir safsatadır.

Akıl yokluğu, aklı kullanamazsınız demek değildir. Akıl sizi kullanamaz anlamına gelir sadece. Akıl yokluğu, aklın yok edildiği anlamına gelmez. Akıl yokluğu, aklın bir kenara bırakıldığı an demektir yalnızca. Dünyayla iletişim kurmak gereğini duyduğunuz herhangi bir anda onu eyleme geçirebilirsiniz, o zaman akıl hizmetkarınız olacaktır. Şu anda sizin efendinizdir. Yalnız başınıza otursanız bile, akıl sürüp gider: Dırdırdır eder durur; elinizden hiçbir şey gelmez. Tamamen çaresizsiniz.

Akıl yokluğu, akim doğru yerine konulduğu anlamındadır sadece. O, hizmetkâr olarak yüce bir araçtır. Efendi olarak çok talihsizdir. Tehlikelidir. Tüm yaşamınızı mahvedecektir.

Akıl, başka kişilerle iletişim kurmayı istediğiniz zaman bir araçtır yalnızca. Ama yalmz başına olduğunuzda, akla hiç gerek yoktur. Şu halde, her ne zaman kullanmak isterseniz, onu kullanabilirsiniz. Bir şeyi daha hatırlayın: Akıl saatlerce suskun kaldığı zaman, dinlenme sayesinde taze, genç, daha yaratıcı, daha duyarlı, canlanmış hale gelir.

Benzer Yazılar

Leave a Reply