Ergenlik Dönemlerinde Takılı Kalmak

Ergenlik Dönemlerinde Takılı Kalmak

Kendi Önyüklemeleri SayesindeKaybolmak

Yetişkin olarak gördüğümüz insanların birçoğunun ergenlik dönemlerinde takılı kaldıklarını düşünüyorum. Ergenliklerine saplanıp kalan insanlar, kendilerini kendi özlerinden kopardıkları için son derece aldatıcı bir hayat yaşarlar; aslında mutlu olmadıkları halde mutluymuş gibi davranırlar ve büyük işler başarabilmek için gerekli bilgelikten yoksun oldukları halde büyük işler yapma hayalleri içindedirler. Kısacası bu insanlar kaybolmuş insanlardır.

Bu kitapta anlatılan ruhsal zekânın 7 basamağı, hiçbir şey yapılamayacağına dair ergenlik kandırmacasını artık daha fazla kabul etmek istemediğini kabul edecek güce sahip ve de şu anda hiç de umudu olmadığını ama mutlu olmak gerektiğini düşünen insanlara yardımcı olmak üzere yazılmıştır. Mutluluğu elde etmek muduluğu aramakla olmuyor.

Mutluluk, aslında kaybolduğumuz gerçeğini kendimize itiraf edebilme cesaretini gösterdiğimiz an gelmeye başlayacaktır. Kaybolmuştuk bize öğretildiği gibi öyle es geçilecek, hafife alınacak, önemsiz bir durum değildir. Tam tersi insanın kendinin farkında olmasının canlı bir kanıtıdır. Ne olduğunun farkına varmak, onun % 90 üstesinden gelmek demektir. Aşağıdaki örnek bunu çok güzel açıklıyor:

“Bir gün Galway kasabasına doğru yol almakta olan bir İngiliz, Batı İrlanda’nın kırsal bölgelerinde dolaşıyordu. Sonra tepelik bir yerde kayboldu ve oranın yerlisi gibi görünen, ağzında bir saman parçası çiğneyerek çitin üstünde oturan bir adam gördü. Adama doğru ilerledi ve “Acaba Galway’e nasıl gidebilirim! Bana tarif edebi’ lir misiniz?” diye sordu. “Tabii elbette, neden olmasın” diye cevap verdi Irlandalı adam. “Buradan aşağı doğru kilise boyunca gidin, küçük bir göle rastlayıncaya kadar 1 mil civarında yürüyeceksiniz.” de di. Sonra birden durdu. “Hayır, hayır, hayır, aslında düşünüyorum da bu diğer yoldan kafeye doğru bir mil kadar ve solunuzdaki küçük dere boyunca giderseniz daha iyi olur, sonra orada yaşlı bir meşe ağacı göreceksiniz.” Tekrar durdu adam, kafası karışmış gibiydi. “Yani bunu bilmek ne kadar zor olabilir kiV’ diye çıkıştı Ingiliz, “Bunların hangisi beni oraya götürecek en iyi yolV’, “Peki” dedi Irlandalı, “Eğer senin yerinde olsaydım yola çıkmak için buradan değil de başka bir yerden başlardım.”

Eğer İngiliz Galway’e nasıl gidileceğini bilseydi hiç kaybolur muydu? Bu bir şaka mıydı? Keşke şöyle ya da böyle olsaydı diye düşünürken eğer hiçbir içsel kaygı ya da üzüntü hissetmiyorsak, işte o zaman kaybolmuşuz demektir.
Bize doğru yolu gösterecek olan SQ’muzdur. Buradaki çelişki ise SQ’muzun bize rehberlik edebilmesi için SQ’muzu bulmamız gerektiğidir. SQ’muzu “ne” ya da “nasıl” sorularıyla bulamayız.

Benzer Yazılar

Leave a Reply