Craig Claiborne New York Times’ta

Craig Claiborne New York Times’ta

indirCraig Claiborne New York Times’ta sadece başye mek yazarı olarak değil, aynı zamanda restoran yorumcusu olarak da çalışıyordu. Çok fazla güçlü ve etkili bir kişiydi ve ben kendisine karşı saplantı geliştirmiştim. Craig, kendisini hiç tanımamış olsalar da herkes Craig diye hitap ediyordu, etnik mutfakların savunucusuydu ve ben sadık müridi olarak musakka ve tabule12 yapmayı öğrenmiştim. Herkes dört gözle Craig’in pazar günkü tariflerini beklerdi; benim Sunday Times’da ilk baktığım sayfaydı. Herkes Craig’in, Doğu Hampton Körfezi’nde, içine yeni bir mutfak eklediği, yüksek teknolojili bir evde oturduğunu, bu mutfakta arada sırada Fransız şef Pierre Franey ile yemek pişirdiğini ve aysberg marulu küçümsediğini biliyordu. Marulun son 40 yıllık hikâyesini Cra ig’den bahsetmeden anlatamazsınız zira herkesin ufkunu açmıştır. Benim her zaman için rokfor soslu aysberg maruluna karşı bir zafiyetim olmuştur. Bu konuda Craig ile hayali olarak kavgalar ederdim.

Uzun bir süre için, Craig ile tanışmak ve arkadaş olmayı umdum. Eğer akşam yemeği için bizim eve gelirse kendisine ne pişiririm diye uzun uzun düşündüm. Acaba kendi tariflerinden birini mi yoksa başka birisinin yemek kitabından bir şeyler mi pişirmem gerekir diye tereddütte kaldım. Bu tür şeyler için belki de bir protokol vardı, ama varsa bile ben bilmiyordum. Sonra “kendi” tariflerimden birini pişirmemin daha kitaplarının kutsal üçlüsü halini almıştı. Ben o sıralarda, New York Post’ta gazeteci olarak çalışıyor ve köyde yaşıyordum. Eğer bütün gece evde yalnızsam, bu yemek kitaplarından kendime mükellef bir ziyafet hazırlıyordum. Sonra da televizyonun karşısına geçip yiyordum. Mükemmel akşam yemeğimi yerken kendimi çok cesur ve yürekli hissediyordum. Pekala, bir randevum yoktu, ama evde o gülünç yoğurt kasesiyle televizyonun başına geçen kadınlardan da değildim. Dört kişilik yemeğin tamamını yemek de, aynı şekilde gülünç olabilirdi, ama böyle bir şey aklıma bile gelmiyordu.

Michael Field’in kitabındaki tariflerin hepsini, Ju lia’nın ilk kitabının yeınsını pişirmiş ve pişirirken de, onlarla hayali sohbet etmiştim. Julia daha nazik, daha affediciydi; o sıralar televizyona çıkmaya başlamış, yere yemekleri düşürüp, sonra yerden alarak doğru tencerenin içine atmakla meşhur olmuştu. Michael Field daha sert, daha titizdi, neredeyse bir faşistti. Sarımsak sıkacağı gibi aletlere karşı aşın tutucuydu (sıkacağın sanmsağm tadını acıttığına inanıyordu). Ben de, bir gün mutfağıma gelir de beğenmez diye kendiminkini çöpe atmıştım. Tarifleri çok hassastı ve ben harfi harfine uygulardım. O zamanlar daha gençtim ve tarifin başındaki saç tellerinden birini dahi değiştirseniz, yemeğin güzel olmayacağına inanırdım. Akşam yemeğine misafir çağırdığımda Michael’m karmaşık tavuk köri tarifini ve yanında soslarıyla pappadom11 servis yapmasını çok seviyordum; bazen Craig Claiborne’un The New York Times Magazine’de, “Craig’in Pazan” köşesinde,
11 ince çıtır hintyufkası.

Benzer Yazılar

Leave a Reply