Bir Zaman Oku Görmek

Bir Zaman Oku Görmek

M'nin BüyüsüBir zaman oku görmek için bir bardak suya atılan bir buz küpüne eşdeğer, dengede olmayan bir durumda bir sistem kurmalıyız ve daha sonra da kararlı bir hale nasıl geldiğini izlemeliyiz. Kayan bir perdeyle ikiye aynlmış bir kutumuz olduğunu hayal edin. Perdenin bir tarafında, kutunun yarısı neon gazı içerir; perdenin diğer tarafında ise kutudaki gaz boşaltılmıştır, kutu boştur. Hepimiz perde çekildiğinde ne olacağını biliriz; gaz tüm kutuyu doldurmak için yayılacaktır. Şimdi, eğer aynı şeye tersten bakarsak saçma olur; gerçek hayatta gazla dolu bir kutuda atomların aniden kutunun bir tarafına hareket ettiğini ve arkasında vakum bıraktığını görmeyiz. Atom ve molekül seviyesinde bile işleyen bir zaman oku bulmuş gibi gözüküyoruz. Ama işler bu kadar basit değil. Gaz tüm kutuyu doldurmak için genişlerken bile atomlar arasındaki her çarpışma tersinir fizik yasalarına uyar; eğer ters gittiğini görebilseydik her çarpışma kusursuz bir şekilde doğal gözükürdü. O zaman iki atom arasındaki basit bir çarpışma seviyesi ile bir kutuyu doldurmak için çok sayıda atomdan oluşmuş bir gazın genişlemesi arasında, zaman oku nerede ortaya çıkar?

En basit cevap, çıkmadığıdır. Fizik yasaları içerisinde, kutuyu doldurmak için tekrar yayılmadan önce kutudaki tüm gazın kutunun bir yarısına hareket edip arkasında bir vakum bırakacağını söyleyen hiçbir şey yoktur doğrusu; sadece bu tür bir olayın olması yüksek derecede ihtimal dışındadır. Bir kutu gazda son derece fazla sayıda atom vardır ve bu atomların her biri her an herhangi bir yerde olabilir, dolayısıyla ortalamada, kutunun içerisine aşağı yukarı eşit olarak yayılmış olacaklardır. Daha teknik bir dilde söylemek gerekirse, herhangi belirli bir atom, kutunun herhangi bir yerinde olabilmesine rağmen, atomların eşit dağılımına karşılık gelen birçok durum vardır. Tüm atomların aynı anda kutunun bir ucunda olmasına karşılık gelen çok daha az durum vardır; dolayısıyla da bizim bunu görmemiz pek olası değildir. Ama 1890’da Fransız fizikçi Henri Poincare, çarpışmalarda enerji kaybı olmayan bir kutuda hapsedilmiş “ideal” bir gazın, enerjinin korunumu yasasıyla uygun tüm olası durumlardan er ya da geç geçmesi gerektiğini gösterdi. Atomların kutudaki tüm olası düzenlerinin bir süre sonra olması gerekir ve eğer yeteri kadar beklersek, tüm atomların kutunun bir ucuna hareket ettiğini görebiliriz. Başka bir deyişle; atomlar er ya da geç başlangıç noktalarına geri dönmek zorundadırlar ve eğer yeterince beklersek, yeniden ilk duruma döneriz.

İşte zorluk buradadır. İstatistiksel olarak konuşursak, atomları ilk durumuna geri dönmeleri için gereken zaman; Poincare çevrim zamanı (veya Poincare tekrar zamanı) olarak bilinir ve ilgili atomların sayısına dayanır. Kabaca, Poincare çevrim zamanı, ilgili atomların sayısına N dersek, 10N kadardır. Sadece 10 atom içeren bir kutuda, bu 1010 saniye olur, yani 300 yıldan biraz daha fazladır. Gazla dolu küçük bir kutu aslında 1023 atom içerir, dolayısıyla tekrar zamanı 10’un 1023, kuvveti kadar saniyedir. Ama Evren’in yaşı (Büyük Patlama’dan bu yana kadar olan zaman) sadece yaklaşık 1017 saniyedir. 1017 ile 1023 (l’i 23 tane sıfırın takip ettiği sayı) arasındaki fark, Evren’in tüm yaşantısı boyunca gazın kutunun bir ucuna doğru hareketini görmenin istatistiksel olasılığının (olasılıksızlığınm) bir ölçümüdür; göreceli olarak küçük bir Poincare çevrim zamanıyla ilişkilendi rilmiş bu tamamen önemsiz olasılık, küçük ölçekte ebedi olan bir dünyanın büyük ölçekte bir görünür zaman okuna nasıl da sahip olabileceği bilmecesine standart bir çözüm sağlar; zaman oku sadece istatistiksel bir yanılsamadır. Eğer bir bardak suyu yeterince uzun gözlemleyebilseydiniz, Evren’in yaşının çok fazla katı kadar, gerçekten de er ya da geç, ortada bir buz parçası oluşurken su kütlesinin gittikçe ısındığını görürdünüz.

Eğer Evren’in tipik Poincare çevrim zamanından çok daha az, gerçekten sınırlı bir yaşı varsa, algılanan zaman okunun ikna edici bir açıklaması vardır. Ama eğer Çoklu Evren sonsuz derecede yaşlıysa, daha az ikna edicidir. Çoklu Evren terimini kul lanmadıysa da, AvusturyalI fizikçi Ludwig Boltzmann, 1890’ların ortasında Poincare’in görüşündeki ölümcül hatayı gösterdi. Özü itibariyle önerisi, görünür Evrenimizin sonsuz, ölümsüz ve ebedi bir entropi dünyasında şans eseri ortaya çıkmış, geçici bir düşük entropi baloncuğu; yani kutunun bir ucuna hareket eden tüm gazın kozmik karşılığı olduğuydu. Eğer öyleyse, Evren gerçekten Jeans’in bahsettiği bu rastlantılardan sadece biridir. Bu görüş, Evren’in genişlemesi ve sonlu bir zaman önce Büyük Patlama’daki başlangıcı için kanıtın bulunmasıyla gözden düşmüştür; ama yine de Çoklu Evren kavramı çerçevesinde, ciddi bir şekilde ele alınmasında yarar vardır. Bu görüşün gücü, termodinamiğin yasalarına göre, Evren’imizin doğal durumunun ne olması gerektiği ele alınırken görülebilir: Bu 1850’lerden beri bilim adamlarını düşündüren bir konudur.

Benzer Yazılar

Leave a Reply