Beslenme Birinci Önceliğiniz

Ne yiyorsanız, siz osunuz. Aynısı, bebeğiniz için de geçerli; o halde, şu anda yedikleriniz, şimdiye kadar olmadığı kadar önemli. Gebelikte iyi beslenmenin, birçok faydası vardır. Beslenme, sadece gebelik sırasında veya doğumdan hemen sonra meydana gelen bir hastalık olan preeklampsi ve bebeğin düşük kilolu olması dahil olmak üzere gebelikle ilişkilendirilen bazı sorunların hafiflemesini, hatta yok olmasını bile sağlayabilir. Besin değeri yüksek gıdalar, enerji düzeyinizi yüksek tutarlar, ancak daha da önemlisi, gebe kadınların aldıkları gıdaların, bebeklerinin ilerideki yaşamındaki sağlık veya hastalıklarda belirleyici olduğunu gösteren ve her geçen gün daha da önem kazanan kanıtlar bulunmaktadır.

Bu açıdan bakıldığında, bazıları için bu, çok iddialı bir bakış açısı olarak görülse de, iyi bir beslenme rejimi, bebeğinizin sağlığı için, bütün taramalardan ve doğum öncesi testlerden daha faydalıdır denebilir.

Annenin beslenmesinin önemi, İngiltere’de 2.Dünya Savaşı sırasında açığa çıkmıştır. O zamanlar doktorların yeterli donanımları yoktu ve doğum öncesi testler de çok sık yapılamıyordu. Ancak, sağlıklı doğan bebek sayısının, daha önce hiç olmadığı kadar arttığı görüldü. Neden? Bunun bir sebebi, hükümetin, gebe ve emziren kadınlara karne ile fazladan yiyecek verilmesini sağma tedbiriydi. Bu kadınlara, daha fazla süt, yumurta ve vitamin takviyeleri verildi ve sonuç gayet açık ortaya çıktı.

Gariptir ki, beslenme konusunda, kadınlara nadiren tutarlı bilgiler verilir. Kadınlara gebelik ve beslenme denildiğinde, akıllarına ilk gelen şey perhiz oluyor. İlk olarak kendilerine yememeleri söylenen taze lor peyniri, ciğer ezmesi ve kabuklu deniz ürünleriyle ilgili okudukları şeyleri düşünüyorlar ya da doktor veya ebelerinin onlara, kesinlikle kaçınmalarını söyledikleri tuz ve alkol gibi ürünler geliyor akıllarına.

Ancak, kadınlar beslenmelerine neleri dahil etmeleri gerektiği ile ilgili pek düşünmüyorlar. Gebelik sırasında beslenmenin, keyifli olduğu kadar anlamlı bir deneyim olabileceği; keskinleşen koku ve tat duyularının, öğünleri daha ilginç kılabileceği ve kendileri için hayatı daha ilginç kılarken, bebeklerinin de hayatını daha iyi kıldıkları, akıllarına bile gelmiyor.

Ne yediğiniz, sadece bebeğinizin gelişiminin yapı taşlarını oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda ona, içine doğacağı dünyanın damak tadı ile ilgili de fikir verir. Yapılan bazı çalışmalara göre, amniyotik sıvının tadı, annenin yediklerine göre değişiklik göstermektedir. Bu sayede, bebeklerin, içine doğacakları kültürün beslenme tercihlerine daha anne karnındayken alışmaya başladıklarına inanılıyor.

Bebeklerin tatlıya doğal bir düşkünlüklerinin olduğunu biliyoruz. Bebeklerin anne karnındaki büyümelerinin yavaş olduğu tespit edilen bir çalışmada, bebeklerin annelerinin amniyotik sıvısından daha çok almaları için sıvı şekerli bir solüsyon ile tatlandırılmış ve gerçekten de bebeklerin sıvı tüketme miktarının arttığı gözlenmiş. Ancak yakın zamandaki bir çalışma, bebeklerin, annelerinin, sigara içerken içlerine çektikleri tütünün de tadını, aynı şekilde aldıklarını ortaya koymuştur. Bilim adamları, tütün tadının ve tütün isteğinin anneden bebeğe bu yolla geçtiğine inanıyorlar.

logo

Benzer Yazılar

Leave a Reply