Astrolojik Meridyen

Astrolojik Meridyen

logoMeridyen

Güneşin doğuşu ve batışı. Bunlar kolay görülür işaretleyicilerdir. Bunun dışında güneşin her gün bir kez geçtiği bir işaret taşı daha vardır: öğlen vakti, günlük turunun en üst noktasına ulaşır. Burada güneşin yükselmesi biter ve bati ufkuna doğru alçalmaya başlar. Eğer dikkatlice düşünürsek, güneşin geçtiği bir işaret taşını daha farkedebiliriz: ufkun altmda bir yerlerde alçalmayı bitirip yükselmeye başlaması gerekir. Bu noktaya gece yarısı diyoruz.

Ufuk fiziksel bir çizgidir. Öğlen ile geceyansım birleştiren çizgi ise hayalidir. Ama etkileri gerçektir. Bu dikey sınır, yani meridyen, doğum haritasını doğu ve batı bölümleri olmak üzere ikiye böler. Her yarımn yarısı görünür, diğer yarısı görünmez gökyüzünden oluşur. Ve her birinin önemli bir özelliği vardır. Altı ev meridyenin doğusunda kalır. Ve doğunun kalbinde, hepsinin anlamım açığa çıkaran sembolik bir olay bulunur. Bu olay güneşin doğuşudur. Şafaktır.

İnsan akşamdan kalma, uykusuz ve kahvesiz bile olsa, şafağa olasılık ve umut duygusunu hissetmeden bakabilir mi? Umut; bu sözcük gün doğumunun ve doğu evlerinin ruhunu yakalar. Yeni gün boş ve temiz bir sayfadır. Henüz üzerine hiçbir şey yazılmamıştır. Onu kirletebiliriz, tembellik, korku ve nevrozla doldurabiliriz. Ama henüz bunları yapmadık. Belki de hiç yapmayacağız.

Elbette aym şeyleri başka zamanlarda da yapabiliriz. Yaşamda değişiklikleri gün ağarırken gerçekleştirmek zorunda değiliz. Her zaman olabilir. Ama saat, elektrik ve vardiya keşfedilmeden önce şafak günlük aktivitelerin başlangıcım belirliyordu. Yeni seçenekleri, yeni bölümleri belirliyordu. Astrolojide, şafak bu özelliğini hâlâ korumaktadır.

Umut etme, olasılık, yeni bir şans bunların ortak paydaları nedir? Belki özgürlüktür. Bir bölümü mutlaka budur. Ama özgürlüğün kendisini göstermesini sağlayan nedir? Aktif bileşen nedir? Cevabı, evrendeki en güvenilmez, en kırılgan güçtür. Bu gücün gelişimi astrolojik sembolizmin yapıcı bir şekilde kullanılmasının kalbinde yatmaktadır. Bu güç ruh gibi ince, narin, değişken, kararsız ve uzun bir uykuya yatırılabilinen insan iradesidir.

Şafak iradeyi sembolize eder. Seçme, karar verme yeteneğimizi. Bilinçli bir şekilde, belirli bazı deneyimlerin peşinden koşmayı. Gökyüzünün onun egemen olduğu yarısında özgürlüğümüzü buluruz. Bu altı evde yaşamımızı şekillendiren kararları veririz.

Çoğu gezegen doğum haritasının doğusunda yer aldığında self-de-terminasyon, kendi geleceğine karar verme hakkı her şeydir. Böyle bir insan kendisini zorla ortaya koyan birisi olmayabilir. Ama yaşamının tonunu oluştururken kişisel davranma veya davranmama çok önemlidir. Dış koşullarda küçücük bir uygunluk bir rüzgara veya önemli bir fırsata dönüşebilir. Bu insamn sözlüğünde iyi şans, kötü şans sözcükleri yer almaz. Herşey onun aldığı kararlar etrafında döner. Tamamen kendi iradesinin gücüne dayanmak, kendi kaderini yaratmak zorundadır. Hayatı, iyi veya kötü, kendi ellerindedir.

Peki ya gökyüzünün diğer yarısı? Akşamın alacakaranlığı? Eğer bir fotoğrafa bakıyor olsak güneşin doğuşunu batışından ayıramayız. Ama ikisinin ruhları tamamiyle farklıdır. Şimdi gün bitmektedir. Atalarımız için hareket dönemi kapanmaktadır. Artık uyku, bekleme ve sessizlik zamanıdır. Bugün bile gün batınımda bir son duygusu hissederiz. Tamamlama duygusu. Ne yaptıysak yaptık. Yaptıklarımız sonsuza kadar sabidendi. Yaşam bize yeni bir özgürlük kartı vermişti. Ama şimdi onu kullanmış durumdayız. Yarın belki yeni bir kart verir.

Doğu evlerine göre batı evlerinin daha kısıtlayıcı bir durumu vardır. Bunlar durmuş oturmuş, sabit güçleri, üstesinden gelinmiş olayları temsil ederler. Bu güçlerle pazarlık edebiliriz, ama asla görmezden gelemeyiz.

Batıda özgürlük kendisiyle eşit kuvvette bir şeyle karşılaşır. Sınırlarını görür. Kader. Karma. Şans. Tamirim lütfü, cezası. Ne dersek diyelim, onlar oradadır ve onlarla yaşamayı öğrenmemiz gerekir. Haritasında batı yarımküresi vurgulanmış birisi karar verirken cesaretini kaybetmemeyi öğrenmek zorundadır. Ama eğer o insamn biyografisine bakarsak kritik dönemlerde genellikle tesadüflerin olduğunu görürüz. Miraslar. Güçlü insanlarla rastlaşmalar. Alkolik ebeveynler. Kaderin cilveleri.

Bu çerçevede yaşayan birisi esneklik ve uyanıklık geliştirmelidir. İşaretleri okumayı öğrenmeli, koşullardan ve rüyalardan kaderinin iplerini yakalamalıdır. Doğu yarısının aksine, yaşamım daha büyük bir düzen içinde anlayabilir. Yolu “Akıntıya doğru git” sözüyle özetlenebilir. Tembellik değil. Sürüklenme değil. Ama kendi iradesi ve onu çevreleyen koşullar arasındaki kooperatif ve uysal ilişki.

Benzer Yazılar

Leave a Reply