Alışveriş Tutkusu

Alışveriş Tutkusu

Üçüncü Dalga ortamında yarısı alışveriş, yarısı kullanım için üretim prensibine dayanan yeni bir yaşam tarzı gelişebilir. Bu tür bir yaşam tarzı, endüstri devriminin ilk günlerinde, şehirli işçilere dönüştürülen köylüler arasında hâlâ yaygındı. Uzun bir geçiş sürecinde, milyonlarca insan yarım gün fabrikada yarım gün tarlada çalışırken, kendi gıda ürünlerini yetiştirmeye, ihtiyaç duyduğu bazı ürünleri satın almaya ve bazılarını kendisi yapmaya devam etti. Dünyanın birçok yerinde, bu düzen hâlâ devam ediyor ama genellikle teknolojik açıdan çok ilkel bir düzeyde kaldığı görülüyor.

Şimdi bu düzeni, 21. yüzyılın ürün ve yiyecek üretim teknolojisine ve birçok hizmetin üretimi için özellikle geliştirilmiş yeni “kendinyap” yöntemlerine taşıyalım. Örneğin, geleceğin üreten tüketicisi, giysi patronu yerine “akıllı” bir elektronik dikiş makinesini işletecek bir program kaseti satın alabilir. En beceriksiz bir erkek bile, böyle bir kasetle üzerine mükemmel şekilde oturan bir takım elbise yapabilir. Mekanik işlere eğilimi olanlar, arabalarının motorunu ayarlamakla kalmaz, arabanın kendisini yarı yarıya üretebilirler.

Gelecekte müşterinin bilgisayar ve televizyon sayesinde kendi arabasında olmasını istediği özellikleri otomobilin üretim sürecine yansıtabileceğini daha önce görmüştük. Ama müşterinin otomobil yapımına daha bugünden katılmasını sağlayabilecek başka bir yöntem daha var.

Bradley Automotive adında bir firma, “kendi lüks spor arabanızı yaratmanıza” izin veren bir “Bradley GT seti” sunuyor. Kısmen monte edilmiş bu parçaları alan üreten tüketiciler, iyi bir Volkswagen şasesi üzerine fiberglas gövdeyi oturtuyor, motorun kablolarını bağlıyor, direksiyonu takıyor, koltukları yerleştiriyor vs.

Ücretli yarım günlük işin tembellik kabul edildiği bir düzende büyümüş, ellerini bir işte kullanmak için can atan ve evde ucuz, mini teknolojilere sahip insanların nüfusun büyük bir ünü oluşturduğu bir toplum hayal etmek zor değil. Kısmen pazarda, kısmen dışarıda, bütün yıl yerine belli aralıklarla çalışan, bazen bir yıl tatil yapan bu insanlar, belki daha az para kazanırlar; ama bugün paraya mal olan birçok işi kendileri yaptıklarında ve dolayısıyla enflasyonun etkilerini azalttıklarında, bu farkı tazmin edebilirler.

Birleşik Devletler’deki Mormonlar, gelecekte benimsenmesi olası olan bir yaşam tarzı hakkında bize bazı ipuçları sunuyorlar. Mormon tapmaklarına ait bölgelerin birçoğunda, tapmağın bir çiftliği vardır ve tapmak bu çiftliği kendi işletir. Tapmak civarında yaşayan halk, şehirli olsa bile, boş zamanlarının bir ünü bu çiftlikte gönüllü çalışmalara ayırır ve yiyecek üretir. Ürünün büyük ü satılmaz; ya acil durumlarda kullanılmak üzere ambarlarda saklanır ya da ihtiyacı olanlara verilir. Konserve ve şişeleme tesislerinin yanı sıra, siloları vardır. Bazı Mormonlar, kendi yiyeceklerini üretirler ve konserve tesisine götürürler; bazıları ise süpermarketlerden taze sebze alır ve o bölgedeki konserve tesisine götürürler.

Parçacık BağlantısıSalt Lake City’deki bir Mormon şöyle diyor: “Annem domates alır ve onları konserve yapar. Yardımcı Kadın Kolu üyeleri, belli günlerde hep birlikte konserve fabrikasına giderek, kendileri kullanmak üzere domates konservesi hazırlarlar.” Bunun gibi, birçok Mormon sadece tapınağına para vermekle kalmaz, aynı zamanda tapmağı için gönüllü işler de yapar.

Elbette ki hepimiz Mormon tapınaklarına katılalım demiyoruz. Gelecekte bir gün, dini konularda son derece otokratik olan ama onun dışında katılımcılığa çok yer veren bir toplumda görülen dayanışmayı örnek alıp, çok daha büyük boyutlara taşımayı da önermiyoruz. Anlatmaya çalıştığımız şey, tüketmek üzere üretmek prensibinin, bireyler veya organizasyonlar tarafından benimsenip yaygınlaşacağıdır.

Kişisel bilgisayarlar, şehir veya apartman tarımında kullanılmak üzere genetik olarak üretilmiş tohumlar, plastik işlemek için ucuz aletler, yeni hammaddeler, yapıştırıcılar ve telefonla ücretsiz teknik yardımlar, hatta belki televizyon veya bilgisayar karşısında, önünüzde serilen açık talimatlar gibi avantaj ve imkanlarla, daha dengeli, daha çeşitli, yaratıcılık açısından daha tatminkar ve pazara İkinci Dalga uygarlığında olduğundan daha az bağımlı yaşam tarzları oluşturabilir.

Ekonominin ikinci parçasından birinci parçasına ne kadar aktarım yapılabileceği, iki sektör arasındaki dengenin ne şekilde olacağı ve bunlardan ne gibi yaşam tarzlarının türeyeceği konusunda fikir yürütmek için henüz çok erken. Ama kesin olan şu ki kullanım amacıyla üretimle alışveriş için üretim arasındaki dengede oluşacak herhangi bir önemli değişiklik, ekonomik sistemimizi ve değerlerimizi temelden değiştirecektir.

Benzer Yazılar

Leave a Reply